Son günlerin popüler konusu mikrobiyota hakkında güncel bilgiler ne diyor?

Sindirim sistemimimizde mikropların en fazla bulunduğu yer  bağırsaklarımız! İşte buradaki tüm bakteriler bağırsak floramızı yani mikrobiyotayı oluşturuyor. Bu mikrobiyota, 2 kg ağırlığında.

Yetişkin bir insanın bağırsak mikrobiyotasında, 100 trilyondan fazla (en az 1000 farklı türde bilinen) bakteri ve 3 milyondan fazla gen (insan genlerinden 150 kat fazla) bulunur. 

Bağırsak mikrobiyomunun üçte ikisi her bireye özgü yani bağırsak mikrobiyotası insanın bir anlamda kimlik kartı gibidir. 

MİKROBİYOTA NEDEN ÖNEMLİ?

Mikrobiyata yediklerimizi sindirmemize yardımcı oluyor ve ihtiyaç duyduğumuz besinlerin alımını düzenliyor.  B ve K gibi vitaminlerin üretimine yardımcı oluyor, bağışıklık fonksiyonumuzda da önemli görevleri var.

Bunların yanında otizm, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, şizofreni gibi bir çok hastalığın kökeninde yattığı tahmin ediliyor.

Son zamanlarda barsak mikrobiyotası obezite, bağışıklık sistemimiz, beyin sağlığı, yaşlanma süreci ile ilişkilendiriliyor.

MİKROBİYOTAYA NEDEN İKİNCİ BEYİN DENİLİYOR?

Barsak ve beynimiz arasındaki etkileşimin iki yönlü olduğu anlaşıldı. Yani sadece beynimiz sinyal göndererek bardağımızı düzenlemiyor, barsaktaki sistem de beynimize sinyal göndererek duyu, motivasyon ve hatta yüksek bilişim fonksiyonlarını düzenliyor. İşte bu yüzden barsaklarımıza ikinci beyin de deniyor.

SON ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?

-Egzersiz, faydalı bağırsak mikroplarını arttırdı

-Stres tüm vücudu etkilediği gibi mikrobiyotamızı da etkiliyor.

-Çocukluk döneminde evde kedi köpek gibi evcil hayvan bulundurmanın bağırsaktaki yararlı bakterileri artırdığı bulundu. Evcil hayvanların çocukluk döneminde obezite ve alerji riskini de azalttığını vurgulayalım.

-Araştırmalar bağırsak bakterilerinin kanser tedavisinin etkinliğini arttırmada önemli olabileceğini buldu.

-Bağırsaktaki sağlıklı bakterileri artıran karbonhidratların – stres ve kaygıyı azaltmada etkili olabileceğini buldu .

Probiyotikten zengin beslenmenin deneylerde ömrü yüzde 60 oranında artırdığı ve kronik hastalıklara karşı koruduğunu gösterdi

 MİKROBİYOTAMIZI DEĞİŞTİREBİLİR MİYİZ?

Mikrobiyotamız anne karnında oluşmaya başlar, doğum şeklimiz, doğum zamanımız, anne sütüyle ne kadar beslendiğimiz…. Hepsi mikrobiyotamızı etkiler.Çocuklar 3 yaşına geldiklerinde mikrobiyomları tamamen kurulur ve yaşam için nispeten sabit kaldığı düşünülür.

Evet, hem yediklerimiz hem çevresel koşullar mikrobiyomumuzu değiştirir.

Sağlıklı bir diyet iyi bağırsak bakterilerinin varlığını teşvik eder

Mikrobiyota çeşitliliği, diyetin çeşitliliği ile ilgilidir. Çok çeşitli yiyecekleri deneyen genç yetişkinler, farklı bir diyet düzenini izleyen yetişkinlere göre daha çeşitli bağırsak mikrobiyoları sergilerler.

Egzersiz bağırsak bakteri çeşitliliğini arttırmada anahtar olabilir .

MİKROBİYOTAMIZI ZENGİNLEŞTİMEK İÇİN NELER YEMELİYİZ?

Mikrobiyotanın şekillenmesinde yararlı etki gösterebilecek prebiyotik özellikte diyet karbonhidratlarının kaynakları arasında

tahıllar grubunda tam buğday, arpa, çavdar, yulaf, karabuğday ve kepekli pirinç; 

meyve grubunda muz, elma, çilekler ve üzüm; 

sebze grubunda  enginar, yer elması, kuşkonmaz, kereviz, soğan, sarımsak, pırasa, domates ve hardal bitkisi; 

yağlı tohumlardan keten tohumu, badem, fıstık, ceviz ve zeytin; ayrıca bal ve bira sayılabilmektedir 

Bağırsak mikrobiyota hastalıklardan korunmanın temel taşı haline geliyor.

Yetişkin bir insanın bağırsak mikrobiyotasında, 100 trilyondan fazla (en az 1000 farklı türde bilinen) bakteri ve 3 milyondan fazla gen (insan genlerinden 150 kat fazla) bulunur. 

Bağırsak mikrobiyomunun üçte ikisi her bireye özgü yani bağırsak mikrobiyotası insanın bir anlamda kimlik kartı gibidir. 

MİKROBİYOTA NEDEN ÖNEMLİ?

Mikrobiyata yediklerimizi sindirmemize yardımcı oluyor ve ihtiyaç duyduğumuz besinlerin alımını düzenliyor.  B ve K gibi vitaminlerin üretimine yardımcı oluyor, bağışıklık fonksiyonumuzda da önemli görevleri var.

Bunların yanında otizm, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, şizofreni gibi bir çok hastalığın kökeninde yattığı tahmin ediliyor.

Son zamanlarda barsak mikrobiyotası obezite, bağışıklık sistemimiz, beyin sağlığı, yaşlanma süreci ile ilişkilendiriliyor.

MİKROBİYOTAYA NEDEN İKİNCİ BEYİN DENİLİYOR?

Barsak ve beynimiz arasındaki etkileşimin iki yönlü olduğu anlaşıldı. Yani sadece beynimiz sinyal göndererek bardağımızı düzenlemiyor, barsaktaki sistem de beynimize sinyal göndererek duyu, motivasyon ve hatta yüksek bilişim fonksiyonlarını düzenliyor. İşte bu yüzden barsaklarımıza ikinci beyin de deniyor.

SON ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?

-Egzersiz, faydalı bağırsak mikroplarını arttırdı

-Stres tüm vücudu etkilediği gibi mikrobiyotamızı da etkiliyor.

-Çocukluk döneminde evde kedi köpek gibi evcil hayvan bulundurmanın bağırsaktaki yararlı bakterileri artırdığı bulundu. Evcil hayvanların çocukluk döneminde obezite ve alerji riskini de azalttığını vurgulayalım.

-Araştırmalar bağırsak bakterilerinin kanser tedavisinin etkinliğini arttırmada önemli olabileceğini buldu.

-Bağırsaktaki sağlıklı bakterileri artıran karbonhidratların – stres ve kaygıyı azaltmada etkili olabileceğini buldu .

Probiyotikten zengin beslenmenin deneylerde ömrü yüzde 60 oranında artırdığı ve kronik hastalıklara karşı koruduğunu gösterdi

 MİKROBİYOTAMIZI DEĞİŞTİREBİLİR MİYİZ?

Mikrobiyotamız anne karnında oluşmaya başlar, doğum şeklimiz, doğum zamanımız, anne sütüyle ne kadar beslendiğimiz…. Hepsi mikrobiyotamızı etkiler.Çocuklar 3 yaşına geldiklerinde mikrobiyomları tamamen kurulur ve yaşam için nispeten sabit kaldığı düşünülür.

Evet, hem yediklerimiz hem çevresel koşullar mikrobiyomumuzu değiştirir.

Sağlıklı bir diyet iyi bağırsak bakterilerinin varlığını teşvik eder

Mikrobiyota çeşitliliği, diyetin çeşitliliği ile ilgilidir. Çok çeşitli yiyecekleri deneyen genç yetişkinler, farklı bir diyet düzenini izleyen yetişkinlere göre daha çeşitli bağırsak mikrobiyoları sergilerler.

Egzersiz bağırsak bakteri çeşitliliğini arttırmada anahtar olabilir .

MİKROBİYOTAMIZI ZENGİNLEŞTİMEK İÇİN NELER YEMELİYİZ?

Mikrobiyotanın şekillenmesinde yararlı etki gösterebilecek prebiyotik özellikte diyet karbonhidratlarının kaynakları arasında

tahıllar grubunda tam buğday, arpa, çavdar, yulaf, karabuğday ve kepekli pirinç; 

meyve grubunda muz, elma, çilekler ve üzüm; 

sebze grubunda  enginar, yer elması, kuşkonmaz, kereviz, soğan, sarımsak, pırasa, domates ve hardal bitkisi; 

yağlı tohumlardan keten tohumu, badem, fıstık, ceviz ve zeytin; ayrıca bal ve bira sayılabilmektedir 

Bağırsak mikrobiyota hastalıklardan korunmanın temel taşı haline geliyor.