Journal of the American Medical Association’da (JAMA) yakın zamanda yayınlanan bir inceleme, ABD’de yaklaşık 8 milyon yetişkini ve dünya genelinde yaklaşık 40 milyon kişiyi etkileyen bipolar bozukluğa derinlemesine bir bakış sunuyor. Tekrarlayan depresyon ve mani ya da hipomani ataklarıyla karakterize olan bu bozukluk, genellikle 15-25 yaşları arasında başlamaktadır. Bu derlemede teşhis, manik ve depresif dönemlerin yönetimi de dahil olmak üzere tedavi ve idame tedavisinin önemine ilişkin zorluklar ve mevcut kanıtlar tartışılmaktadır.

Bipolar Bozukluk: Yaygın Bir Ruh Sağlığı Durumu
Bipolar bozukluk, değişen depresyon ve yüksek ruh hali (mani veya hipomani) dönemleriyle kendini gösterir. Depresif dönemler majör depresif dönemlere benzerken, manik ve hipomanik dönemler belirli zaman dilimlerinde ruh hali ve davranışlarda belirgin bir değişim sergiler. Bozukluk tipik olarak 15 ila 25 yaşları arasında ortaya çıkar ve depresyon genellikle ilk belirtidir. Özellikle, semptomatik zamanın yaklaşık %75’i depresif ataklar veya semptomlar tarafından domine edilir.

Erken Teşhis ve Tedavinin Önemi
Erken tanı ve müdahale, bipolar bozukluğu olan bireyler için daha olumlu bir prognoz ile ilişkilidir. Bununla birlikte, optimal tedavi ve tanı genellikle ilk depresif atağı takiben ortalama 9 yıl ertelenmektedir. Tanı ve tedavideki gecikme, bireyin yaşam kalitesi ve genel sağlığı üzerinde önemli etkilere sahip olabilir.

Tedavi Yöntemleri: Seçenekler Arasında Gezinme
Bipolar bozukluğun uzun vadeli tedavisi tipik olarak lityum, valproat ve lamotrijin gibi duygudurum dengeleyicileri içerir. Ayrıca, bazıları kilo alımı ile bağlantılı olsa da ketiapin, aripiprazol, asenapin, lurasidon ve kariprazin gibi antipsikotik ajanlar önerilmektedir. Antidepresanlar genellikle tek başına bir tedavi olarak önerilmez. Bipolar bozukluğu olan hastaların %50’sinden fazlasının tedaviye uymadığını ve bunun da hastalığın etkili bir şekilde yönetilmesinde önemli zorluklar yaratabileceğini unutmamak çok önemlidir.

Yaşam Beklentisi ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkisi
Bipolar bozukluk yaşam beklentisini yaklaşık 12 ila 14 yıl azaltmakta, kardiyovasküler ölümlerde 1,6 kat ila 2 kat artışa neden olmakta ve genel nüfusa kıyasla ortalama 17 yıl daha erken ortaya çıkmaktadır. Metabolik sendrom (%37), obezite (%21), sigara kullanımı (%45) ve tip 2 diyabet (%14) yaygınlık oranları bipolar bozukluğu olan bireyler arasında belirgin şekilde daha yüksektir ve erken ölüm riskine katkıda bulunur. Ayrıca, bipolar bozukluğu olan bireyler arasında yıllık intihar oranı yaklaşık %0,9 iken, bu oran genel popülasyonda %0,014’tür ve bipolar bozukluğu olan kişilerin yaklaşık %15 ila %20’si intihar sonucu ölmektedir.

Sonuçlar ve Geleceğe Yönelik Öneriler
Dünya nüfusunun önemli bir bölümünü etkileyen bipolar bozukluk, tanı ve tedavi açısından titiz bir dikkat gerektirmektedir. Birinci basamak tedavide duygudurum dengeleyiciler, antikonvülzanlar ve atipik antipsikotik ilaçlar yer almaktadır. Bu derleme, bozukluğun bireylerin yaşamları ve genel halk sağlığı üzerindeki önemli etkisi göz önünde bulundurulduğunda, yeni tedavi seçeneklerinin araştırılması ve geliştirilmesi ihtiyacının altını çizmektedir.

KAYNAK:

https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/2810502