D vitamini

Yeni bir çalışma, fonksiyonel D vitamini eksikliği tespit edilen hipertansif hastaların kemik sağlığı ve kardiyovasküler risk açısından D vitamini takviyelerinden önemli ölçüde fayda görmediğini ortaya koydu.

Styrian D Vitamini Hipertansiyon araştırması çerçevesinde yürütülen yeni bir çalışmada bilim insanları, fonksiyonel D vitamini eksikliğinin ne olduğunu ve takviye açısından sonuçlarını yeniden tanımlamak üzere bir araştırma başlatmıştır. Çalışmaya, serum 25-hidroksivitamin D (25(OH)D) düzeyleri önerilenden düşük olan ve 8 haftalık bir süre boyunca D vitamini takviyesi ya da plasebo almak üzere rastgele atanan 200 hipertansif hasta dahil edilmiştir.

D Vitamini Metabolizması ve Tanı Belirteçleri
Geleneksel olarak, D vitamini durumu dolaşımdaki 25(OH)D seviyelerine göre belirlenir. Ancak bu çalışma, 24,25-dihidroksivitamin D (24,25(OH)2D) seviyelerini ve 25(OH)D’ye göre 24,25(OH)2D’nin bir ölçüsü olan D vitamini metabolit oranını (VMR) da dikkate alarak nüanslı bir yaklaşım getirmiştir. Fonksiyonel bir D vitamini eksikliği, 25(OH)D’nin 50 nmol/L’nin altında, 24,25(OH)2D’nin 3 nmol/L’nin altında ve VMR’nin %4’ün altında olması olarak tanımlanmış ve yüksek D vitamini ihtiyacına işaret etmiştir.

Çalışmadan Elde Edilen Bulgular
Katılımcılardan 51’i bu kriterlere göre fonksiyonel D vitamini eksikliği olarak sınıflandırılmıştır. İlginç bir şekilde, çalışmada paratiroid hormon (PTH) seviyelerindeki düşüş ve D vitamini metabolitlerinde beklenen değişiklikler haricinde, D vitamini takviyesinin bu bireyler arasında kemik metabolizmasının çeşitli parametreleri ve kardiyovasküler risk faktörleri üzerinde önemli bir tedavi etkisi bulunmamıştır.

Gelecekteki Araştırmalar için Çıkarımlar
Bu araştırma, özellikle belirli eksiklik profillerine sahip hipertansif hastalarda D vitamini eksikliğine ve takviyenin etkinliğine ilişkin mevcut anlayışa meydan okumaktadır. Bulgular, düşük D vitamini metabolit profilinin, kemik sağlığı ve kardiyovasküler risk açısından takviyeden fayda görecek bireylerin belirlenmesinde etkili bir belirteç olmayabileceğini göstermektedir. Fonksiyonel D vitamini eksikliğinin klinik önemini tam olarak anlamak ve tanı ve tedavi stratejilerini iyileştirmek için daha büyük randomize kontrollü çalışmalarda daha fazla değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Araştırma linki:

https://www.mdpi.com/2072-6643/16/6/839