Restoranlarda ve evlerde, börekler, çörekler, patates kızartmaları ve soğan halkaları gibi yiyecekler kızartılırken, yağlar düzenli olarak yeniden kullanılıyor.

Fritöz kullananlara, fritözlerdeki yağı her 2 ila 8 kullanımda bir değiştirmeleri söyleniyor, ancak bazı durumlarda insanlar yağı daha uzun süre tutabiliyor.

Uzmanlar daha önce, yeniden kullanılan yemeklik yağların beyne zarar verebilecek peroksitler ve derin yağda kızartılan tavalarda üretilen ve kanserle bağlantılı kimyasal bir bileşik olan akrilamid gibi yabancı maddelere maruz kalma riskini artırabileceği konusunda uyarmıştı.

Yeni bir araştırma, restoranlarda sıklıkla görülen, yeniden kullanılan, büyük miktarlarda yemeklik yağ kullanılarak yapılan yiyeceklerin etkisini incelediler. Eski yağın beyne zarar veren yabancı maddeler içerebileceğini ve bunların sonuçta gıdaya karışabileceğini buldular.

Sonuçlar Amerikan Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Derneği’nin San Antonio, Teksas’taki yıllık toplantısında sunuldu.

Araştırma için bilim insanları fareleri 5 gruba ayırdı.

Kontrol grubundan bir grup, 30 gün boyunca yalnızca standart bir yemek diyeti yedi.

Ancak diğer dördü aynı dönemde yağların karıştırıldığı bir diyet tüketti.

Bunlara, 0,1 ml ısıtılmamış susam yağı, ısıtılmamış ayçiçek yağı, yeniden ısıtılmış susam yağı veya yeniden ısıtılmış ayçiçek yağı içeren standart bir yemek diyeti verildi.

Sonuçlar, diğer gruplarla karşılaştırıldığında, yeniden ısıtılmış susam veya ayçiçek yağı tüketen sıçanların karaciğerindeki iltihaplanmanın arttığını gösterdi.

Ayrıca kolonda önemli hasarın yanı sıra zararlı toksinler salgılayan ve hücrelere zarar veren bakterilerin çoğaldığını da gösterdiler.

Araştırmacılar ayrıca farelerin beyinlerini mikroskop altında incelediler ve yeniden ısıtılan yağları yiyenlerin beyinlerinde demans belirtisi olan bir hasar modeli görüldüğünü buldular.

Araştırmacılar, bulguları doğrulamak için testlerin insanlarda yapılması gerektiğini ancak sonuçların endişe verici olduğunu söyledi.

Kızartma yağının Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların yanı sıra anksiyete, depresyon ve nörodejenerasyon riski üzerindeki etkilerini araştırmak için bir takip çalışması planlıyorlar.