Imperial College London’dan araştırmacılar, stres hormonu kortizolün sabah erken saatlerde yükselmesi ile ventriküler aritmiler olarak da bilinen kalp ritmi bozukluklarına karşı artan kırılganlık arasında kritik bir bağlantı olduğunu ortaya çıkardı. Farelerde yürütülen ve Circulation Research dergisinde yayımlanan bu çığır açıcı çalışma, bu potansiyel olarak ölümcül kalp sorunlarının neden ağırlıklı olarak sabah uyandıktan sonraki saatlerde ortaya çıktığına dair yeni bilgiler sunuyor.

Çalışma, kortizolün kalp hücrelerindeki belirli bir reseptöre bağlandığını ve sonuçta kalp atışının düzenlenmesinden sorumlu iyon kanallarını kontrol eden genleri etkileyen bir zincirleme reaksiyon başlattığını ortaya koyuyor. İyon kanalı aktivitesindeki bu değişim, sabit bir kalp atışını sağlayan düzenli elektriksel uyarıları bozarak kalbi aritmilere karşı daha duyarlı hale getiriyor.

Kortizol kaynaklı bu kırılganlık, uyku ve hormonal aktiviteyi etkileyen doğal gece-gündüz döngüsü olan sirkadiyen ritimlerden kaynaklanır. Uyanmadan sadece birkaç dakika önce kortizol seviyelerindeki artış bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır.

Imperial Ulusal Kalp ve Akciğer Enstitüsü’nden baş araştırmacı Alicia D’Souza, bu fenomenin türler arasındaki evrenselliğini vurgulayarak, bulguların insan ve memeli kalplerine doğrudan uygulanabileceğini öne sürüyor. D’Souza, sirkadiyen ritimlerin eski evrimsel kökenlerini vurgulayarak, “Kalplerimiz günün farklı saatlerinde etkili bir şekilde farklı organlardır” dedi.

Bu bulguların potansiyel etkisini daha da ileri götüren çalışma, farelerde kortizol reseptörünü inhibe eden bir ilacın enjekte edilmesinin iyon kanallarındaki sabah değişikliklerini önleyebileceğini ve böylece aritmilere karşı savunmasızlığı azaltabileceğini gösterdi.

İngiliz Kalp Vakfı Yardımcı Tıbbi Direktörü Profesör James Leiper, önleyici tedbirler geliştirmek için ventriküler aritmilerin nedenlerini anlamanın önemine dikkat çekti. Leiper, bu çalışmanın sabahları yaygınlıklarının gizemine olası bir çözüm getirdiğini ve yeni tedavi yollarına kapı açtığını belirtti.

Bu araştırma ileriye doğru atılmış önemli bir adım olsa da, insanlarda bu mekanizmaları doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Kortizolün kalp ritmi bozukluklarındaki rolünün araştırılması, özellikle bu koşullara karşı en savunmasız bireylerde aritmi riskini azaltmak için yenilikçi tedavilere yol açabilir.