Vegan yani bitkisel kaynaklı ürünlerle beslenme giderek artıyor. Bu durum aslında dünyadaki kaynakların uzun vadede iyi kullanılması için övgüye değer bir durum. Ancak vegan beslenme beyin sağlığı da dahil vücudumuz için temel bir maddenin zaten düşük alımını daha da kötüleştirebilir.

Bir kaç gün önce İngiltere’nin en önemli dergilerinden birinde bir uyarı yazısı yer aldı. İngiliz Tıp Dergisi BMJ’de yayımlanan yazıda bir krizden bahsedilerek Hükümet yetkilileri uyarıldı.

Krizin adı; Kolin denen bir madde

Kolin ne bir vitamin ne de bir mineral. Ancak benzerlikleri nedeniyle genellikle B vitamini kompleksi ile gruplanır.

Kolin, temel bir besindir, fakat karaciğer tarafından üretilen miktar, insan vücudunun gereksinimlerini karşılamak için yeterli değil, yani dışarıdan alınması gerekiyor.

İşte kriz de burada, bitkisel kaynaklarda az olduğu için vegan beslenenlerde bu maddenin eksikliği başta beyin fonksiyonları olmak üzere bir çok soruna neden olabilir.

Kolin, özellikle anne karnında fetal gelişimde, beyin sağlığı için kritiktir. 

Karaciğer fonksiyonunu, sağlıklı beyin gelişimini, kas hareketlerini, sinir sistemini ve metabolizmayı etkiler.
Bu nedenle, sağlık için yeterli miktarlara alınması gerekir.

Kolinin vücudumuzdaki görevleri;

-Hücre zarlarının yapısal bütünlüğünü desteklemek için hücre zarı için gereklidir.
-Hücrelerin özellikle sinir hücrelerinin mesajlaşması için işlev gören bileşiklerin üretiminde rol oynar.
-Yetersiz kolin, karaciğerinizde yağ ve kolesterol birikmesine neden olabilir
-Kolin, B12 ve folat gibi diğer vitaminler, DNA sentezi için önemli olan bir işleme yardımcı olur.
-Önemli bir nörotransmitter olan asetilkolin yapmak için gereklidir. Asetilkolin, dolayısıyla kolin; hafıza, kas hareketi, kalp atışlarını ve diğer temel fonksiyonları düzenler.
-Büyük gözlemsel çalışmalar kolin alımını ve kan seviyelerini daha iyi hafıza ve işlem de dahil olmak üzere gelişmiş beyin fonksiyonlarına bağlar. Günde 1000 mg takviye ilavesi, yetersiz hafızası olan yetişkinlerde 50-85 yaş arası kısa ve uzun süreli sözel hafızanın geliştirilmesine neden olmuştur.
-En önemli fonksiyonlarından biri de belirttiğimiz gibi anne karnında gerçekleşiyor. Hamilelik sırasında daha yüksek kolin alımı, bebeklerde nöral tüp defekti denen çok önemli bir hastalığın riskini azaltabilir.

Peki ne kadar kolin alınması gerekiyor. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesinin kolin için önerdiği değerler:
* 0-6 ay: günde 125 mg
* 7-12 ay: günde 150 mg
* 1-3 yıl: günde 200 mg
* 4-8 yıl: günde 250 mg
* 9-13 yaş: günde 375 mg
* 14–19 yaş: kadınlar için günde 400 mg, erkekler için günde 550 mg
* Yetişkin kadınlar: günde 425 mg
* Yetişkin erkekler: günde 550 mg
* Emziren kadınlar: günde 550 mg
* Hamile kadınlar: günde 450 mg

İngiliz Tıp Dergisinde yayınlanan yazıda şunları söylüyor:
Tuz ve şeker konusunda panik yaratmak için zaman harcayan hükümetler, ağırlıklı olarak et ve yumurtalarda bulunan bu hayati besin – kolin – diyet seviyelerini izleyemiyorlar.

Peki hangi besinde ne kadar kolin bulunuyor. Aşağıdaki tabloya baktığımızda ağırlıklı olarak hayvansal gıdaların kolin açısından zengin, bitkisel besinlerin ise zayıf olduğunu görebiliriz.

kolin

Kolin eksikliği çok yaygın bir durum değil, ancak vegan beslenme yaygınlaşıyor, bu durumunda bir krizin çıkma endişesi var. Bitkisel bir diyeti izlemenin birçok sağlık yararının olabileceğini biliyoruz, ancak bu mutlaka hayvan ürünlerinin tamamen dışlanması gerektiği anlamına gelmemeli.

Eğer diyet kaynaklarından ihtiyaç duyulan seviyelerde kolin elde edilemiyorsa, özellikle kolin alımlarının bebek gelişimi için kritik önem taşıdığı durumlarda, özellikle hamilelik gibi yaşam döngüsünün kilit aşamaları ile ilgili olarak takviye alınmalı.

Beslenmede uçlara kaçmamak gerekir, dengeli ve çok çeşitli besin alımının son zamanların en önemli konularından biri olan mikrobiyatayı da desteklediğini de unutmayalım.