Metabolik sendrom, obezite, yüksek kan basıncı, yüksek kan şekeri, düşük HDL kolesterol (iyi kolesterol) düzeyi ve yüksek trigliserid (yağ) düzeyi gibi bir dizi risk faktörünün bir araya gelmesiyle karakterize edilen bir durumdur.

Metabolik sendromun tanısında genellikle belirli kriterler kullanılır. Bu kriterler genellikle Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Diyabet Derneği tarafından belirlenen tanı kriterlerine dayanır. Bu kriterlere göre, metabolik sendrom tanısı için aşağıdaki koşullardan en az üçünün varlığı gereklidir:

  1. Karın obezitesi: Erkeklerde bel çevresi 102 cm’den (40 inç) fazla, kadınlarda ise 88 cm’den (35 inç) fazla olması.
  2. Yüksek trigliserid düzeyleri: ≥150 mg/dL veya bu konuda tedavi görüyorsanız.
  3. Düşük HDL kolesterol düzeyleri: Erkeklerde <40 mg/dL, kadınlarda ise <50 mg/dL veya bu konuda tedavi görüyorsanız.
  4. Yüksek kan basıncı: Sistolik (üst) kan basıncı ≥130 mmHg ve/veya diyastolik (alt) kan basıncı ≥85 mmHg veya hipertansiyon tedavisi görüyorsanız.
  5. Yüksek açlık kan şekeri: ≥100 mg/dL veya diyabet tedavisi görüyorsanız.

Yukarıdaki kriterlere göre, en az üç kriterin varlığı metabolik sendromun tanısını koymak için yeterlidir. Ancak, kişinin yaşına, cinsiyetine ve etnik kökenine göre bu kriterler değişebilir.

Klinik Endokrinoloji ve Metabolizma Dergisi’nde yayınlanan çalışma bulgularına göre, idrarda daha yüksek magnezyum kaybı, yetişkinler arasında metabolik sendrom riskinin artmasıyla bağımsız olarak ilişkilidir.

Önceki araştırma bulguları magnezyumu metabolik sağlıkla ilişkilendirse de, magnezyum ile metabolik sendromun şiddeti arasındaki ilişki henüz kurulmamıştır.

Araştırmacılar, metabolik sendromun patogenezinde magnezyum eksikliğinin rolüne ışık tutmak için 2003-2018 yılları arasında Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Araştırması verilerini kullanarak gözlemsel bir retrospektif çalışma yürüttü. Katılımcılara aşağıdaki 5 kriterden en az 3’ünü karşılamaları halinde metabolik sendrom teşhisi konuldu: merkezi obezite, hipertrigliseridemi, düşük yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol, hipertansiyon ve hiperglisemi.

Araştırmacılar, 4 yerleşik risk faktörünü içeren bir bileşik skor olan magnezyum tükenme skoru (MDS) ile bir bireyin toplam vücut magnezyum durumunu hesapladılar: (1) diüretik kullanımı; (2) proton pompası inhibitörü kullanımı; (3) tahmini glomerüler filtrasyon hızı (eGFR); ve (4) alkol durumu. Skor 0 ila 5 arasında değişmektedir.

Yaş, cinsiyet, ırk ve eğitim düzeyi dahil olmak üzere demografik özellikler toplanmıştır. Hiperlipidemi gibi diğer kronik komorbiditeler doktor tanısı veya öz bildirim anketi yoluyla tespit edilmiştir.

Çalışmaya 10.127’sinde metabolik sendrom bulunmayan (ortalama yaş, 43,7 yıl; SD, 0,3) ve 5438’inde metabolik sendrom bulunan (ortalama yaş, 54,7 yıl; SD, 0,3) toplam 15.565 katılımcı dahil edilmiştir.

Metabolik sendromu olmayan grupla karşılaştırıldığında, metabolik sendrom grubunda Beyaz katılımcıların ve diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon ve diyabet öyküsü olan katılımcıların oranı daha yüksektir. Ayrıca daha yüksek vücut kitle indeksi (BMI), bel çevresi, toplam kolesterol ve MDS sergilerken daha düşük eGFR göstermişlerdir.

Metabolik sendrom grubunda 2 veya daha yüksek MDS oranı metabolik sendrom olmayan gruba kıyasla daha yüksekti. Tek değişkenli lojistik regresyon analizinde, MDS’deki her 1 birimlik artış metabolik sendrom riskinde artış ile anlamlı şekilde ilişkilendirilmiştir (odds oranı [OR], 1.75; %95 GA, 1.69-1.88).

Demografik özellikler ve çeşitli kardiyometabolik faktörler için yapılan ayarlamalardan sonra, MDS ile metabolik sendrom arasındaki ilişki devam etmiştir (OR, 1,31; %95 GA, 1,17-1,45; P<0,05).

Araştırmacılar, daha yüksek MDS ile metabolik sendrom riskinde bir artış olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmacılar doğrusal olmayan bir ilişki için istatistiksel olarak anlamlı bir kanıt bulamadıklarından, MDS ile metabolik sendrom arasındaki pozitif ilişkiyi yaklaşık doğrusal olarak nitelendirmişlerdir.

Çalışma kısıtlamaları arasında, MDS’si 5 olan katılımcılar arasında MDS ve metabolik sendrom arasında anlamlı olmayan ilişki ve magnezyum seviyelerini etkileyen insülin ve beta-adrenerjik agonistler gibi diğer faktörlerin hariç tutulması yer almaktadır.

Araştırmacılar, “Sonuç olarak, çalışmamız MDS ile metabolik sendrom arasında önemli bir ilişki tespit etmiş ve çeşitli alt gruplardaki farklılıkları daha ayrıntılı olarak araştırmıştır” dedi. “Bulgularımızın klinik uygulamalar açısından önemli sonuçları olmasının yanı sıra, halk sağlığı açısından da önemli etkileri bulunmaktadır.”

MAGNEZYUMU NASIL KAYBEDERİZ?

Magnezyum kaybı hem fizyolojik hem de yaşam tarzıyla ilgili çeşitli yollarla meydana gelebilir. İşte magnezyumun vücuttan kaybedilebileceği bazı yaygın yollar:

İdrarla Atılım: Böbrekler, fazla magnezyumu idrar yoluyla atarak vücuttaki magnezyum seviyelerini düzenler. Diüretik kullanımı, aşırı alkol tüketimi ve bazı tıbbi durumlar gibi faktörler magnezyumun idrarla atılımını artırarak kaybına yol açabilir.

Gastrointestinal Kayıplar: İshal, kusma, malabsorpsiyon bozuklukları (çölyak hastalığı veya Crohn hastalığı gibi) ve gastrointestinal ameliyatlar sindirim sistemi yoluyla magnezyum kaybının artmasına neden olabilir.

Terleme: Yoğun fiziksel aktivite sırasında veya sıcak ortamlarda vücut ter yoluyla magnezyum kaybeder. Sporcular, fiziksel olarak zorlayıcı işlerde çalışanlar ve düzenli egzersiz yapanlar ter yoluyla magnezyum kaybında artış yaşayabilir.

Alkol Tüketimi: Kronik alkol tüketimi bağırsaklardaki magnezyum emilimini engelleyebilir ve idrarla atılımı artırarak zamanla magnezyum eksikliğine yol açabilir.

İlaçlar: Diüretikler, proton pompası inhibitörleri (PPI’lar) ve bazı antibiyotikler dahil olmak üzere bazı ilaçlar magnezyum kaybına katkıda bulunabilir.

Yüksek Stres Seviyeleri: Kronik stres vücutta magnezyum tükenmesine yol açabilir. Stres, idrarla magnezyum atılımını artırabilen stres hormonlarının salınımını aktive eder.

Yetersiz Diyet Alımı: Magnezyum açısından zengin gıdaların yetersiz alımı zamanla magnezyum eksikliğine katkıda bulunabilir. İşlenmiş gıdalarda yüksek ve tam tahıllar, fındık, tohumlar ve yeşil yapraklı sebzelerde düşük diyetler yeterli magnezyum sağlamayabilir.

Artan Kalsiyum Alımı: Yeterli magnezyum olmadan yüksek kalsiyum alımı magnezyum eksikliğine yol açabilir, çünkü magnezyum vücutta kalsiyumun doğru kullanımı için gereklidir.

Yaşlanma: Yaşlı yetişkinler, emilim etkinliğinin azalması, beslenme düzenindeki değişiklikler ve artan ilaç kullanımı gibi faktörler nedeniyle daha yüksek magnezyum eksikliği riski altında olabilir.

Tıbbi Durumlar: Diyabet, hipertiroidizm ve böbrek rahatsızlıkları gibi bazı tıbbi durumlar magnezyum emilimini, kullanımını veya atılımını engelleyerek magnezyum eksikliğine yol açabilir.