Genellikle “bağırsak-beyin ekseni” bağlamında anılan bağırsak sağlığı ve beyin arasındaki bağlantılar, sindirim sistemimiz ve zihinsel sağlığımızın nasıl karmaşık bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteren büyüleyici bir araştırma alanını vurgulamaktadır. İşte bağırsak sağlığı ve beyin fonksiyonu arasındaki en önemli beş bağlantı:

Nörotransmitter Üretimi: Bağırsak “ikinci beyin” olarak adlandırılır çünkü ruh halinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynayan serotonin de dahil olmak üzere çok çeşitli nörotransmitterler üretir. Aslında, vücuttaki serotoninin yaklaşık %90’ının sindirim sisteminde üretildiği tahmin edilmektedir. Bu da bağırsakların durumunun duyguları ve psikolojik sağlığı önemli ölçüde etkileyebileceği anlamına gelir.

Bağışıklık Sistemi Modülasyonu: Bağırsak mikrobiyomu, bağışıklık sisteminin gelişiminde ve işlevinde çok önemli bir rol oynar. Bağırsak mikrobiyotasındaki bir dengesizlik, depresyon ve anksiyete de dahil olmak üzere psikiyatrik ve nörolojik bozuklukların gelişimiyle bağlantılı olabilecek enflamatuar tepkileri tetikleyebilir. Bunun nedeni, bağışıklık sisteminin beyinle iletişim kurma ve beyin fonksiyonlarını etkileme yeteneğidir.

Stres Tepkisi: Bağırsak-beyin ekseni vücudun stres tepkisinde rol oynar. Stresi düzenleyen hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseni, bağırsak mikrobiyomundan gelen sinyallerden etkilenir. Kronik stres bağırsak mikrobiyotası bileşimini değiştirebilir ve tersine, bozulmuş bir bağırsak mikrobiyomu stres tepkisini artırarak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı etkileyen bir geri bildirim döngüsü oluşturabilir.

Bilişsel İşlev ve Beyin Sağlığı: Araştırmalar, bağırsak mikrobiyomunun öğrenme, hafıza ve karar verme gibi bilişsel işlevleri etkileyebileceğini göstermektedir. Bazı bağırsak bakterileri, nöroprotektif etkileri olduğu ve kan-beyin bariyerinin bütünlüğünü desteklediği gösterilen bütirat, propiyonat ve asetat gibi kısa zincirli yağ asitleri (SCFA’lar) üretir. Bu bariyer beyni zararlı maddelerden ve patojenlerden korur.

Ruh Hali ve Davranış Düzenlemesi: Nörotransmitter üretiminin ötesinde, bağırsak mikrobiyomu, beyin üzerinde etkili olabilecek bakteriyel metabolitlerin üretimi, inflamasyonun modülasyonu ve vücudun stres-tepki sistemleriyle etkileşim dahil olmak üzere birçok yolla ruh halini ve davranışı etkiler. Disbiyoz veya bağırsak mikrobiyomundaki dengesizlik, anksiyete, depresyon ve hatta otizm spektrum bozukluğu dahil olmak üzere bir dizi ruh sağlığı sorunuyla ilişkilendirilmiştir.

King’s College London’ın araştırmasına göre, ucuz ve sağlıklı bir bağırsak takviyesi, yaşlı yetişkinlerde beyin fonksiyonlarını sadece 3 ay içinde iyileştiriyor. Bu çalışma, günlük lif takviyesi almanın, sindirim sistemimizde yaşayan mikroorganizmalar topluluğu olan bağırsak mikrobiyomunu olumlu yönde değiştirerek beynin daha iyi çalışmasına yardımcı olabileceğini buldu.

Yaşları 60’ın üzerinde olan 72 kişinin (36 ikiz çifti) katıldığı bu araştırma, bu ucuz günlük prebiyotik takviyesinin direnç egzersizi ve diyet proteini ile birleştirildiğinde beyin fonksiyonlarını ve kas gücünü geliştirip geliştiremeyeceğini araştırdı. Klinik deneylerde yaşlı katılımcıların karşılaştığı zorluklara uyum sağlamak için uzaktan yürütülen çalışma, özellikle altın çağımızda bağırsak sağlığımız ve genel refahımız arasındaki büyüleyici etkileşime ışık tutmuştur.

Yaşlandıkça, bağırsak mikrobiyomumuzdaki değişiklikler sindirimden bağışıklığa ve hatta beyin fonksiyonlarımıza kadar sağlığımızın çeşitli yönlerini etkileyebilir. Bu çalışma, yaşa bağlı bu değişiklikleri olumlu yönde etkileyip etkileyemeyeceklerini görmek için prebiyotiklere (bağırsaklarımızdaki faydalı bakterileri besleyen besinler) odaklandı.


Lif Nedir?

İki ana diyet lifi türü vardır: çözünür ve çözünmez.
Çözünebilir lif suda çözünerek kan kolesterolünü ve glikoz seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilecek jel benzeri bir madde oluşturur.
Çözünmeyen lif suda çözünmez ve dışkıya hacim kazandırarak bağırsak düzenine yardımcı olur ve kabızlığı önler.
Lif alımı, kalp hastalığı riskinin azaltılması, sindirim sağlığının iyileştirilmesi ve daha iyi kilo yönetimi dahil olmak üzere çok sayıda sağlık yararı ile ilişkilidir.


Katılımcılar, direnç egzersizi ve dallı zincirli amino asit (BCAA) takviyesi rejiminin yanı sıra rastgele bir prebiyotik takviyesi veya plasebo almak üzere atandı. Birincil amaç, kas fonksiyonu ve bilişsel yeteneklerdeki gelişmeleri gözlemlemekti.

Prebiyotik takviyesi kas gücünü önemli ölçüde artırmazken, bilişsel işlevde kayda değer iyileşmelere yol açmıştır. Bu bulgu, bağırsak sağlığı müdahalelerinin, yaşlanan popülasyonlarda yaygın bir endişe olan bilişsel gerilemeyle mücadele etmenin basit ve uygun maliyetli bir yolu olabileceğini göstermesi açısından özellikle heyecan vericidir.

Çalışma, sindirim sistemimiz ile beynimizi birbirine bağlayan karmaşık bir iletişim ağı olan bağırsak-beyin eksenini vurgulamaktadır. Sonuçlar, sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomunun korunmasının beyin üzerinde olumlu etkileri olabileceğine ve potansiyel olarak bilişsel gerileme ve Alzheimer gibi hastalıklara karşı koruma sağlayabileceğine dair giderek artan kanıtlara katkıda bulunuyor.

KAYNAK:

https://www.nature.com/articles/s41467-024-46116-y